18 Şubat 2010 Perşembe
taşındık
http://www.otomatikarmut.com/
bu da feysbuk şeysi:
http://www.facebook.com/group.php?v=info&ref=ts&gid=292530692806
bekleyoruz efenim...
17 Ocak 2010 Pazar
16 Ocak 2010 Cumartesi
15 Ocak 2010 Cuma
Real Men Have Long Hair!

''Öğrenci misin sen?'' diye sordu.''Evet'' dedim.''Ne okuyosun?''dedi ''Grafik'' dedim. ''Dört senelik mi?'' dedi ''Evet'' dedim. Her ''Dört senelik mi?'' sorusunu duyduğum anda yaptığım gibi yine bi duruldum... Uzaklara daldım. Memleketin durumunu düşündüm. ''Neden'' diye sordum kendime. ''Neden bu soru sorulur?'' dünya üzerinde bir çok meslek varken ''Ne okuyorsun?'' diye sorulduğunda eğitim, mühendislik, tıp, hukuk şıklarından biriyle cevapladığımızda ''he iyi'' deniliyo da, bunların dışında bi cevap verdiğimizde ''dört senelik mi bu?'' diye soruluyo?
14 Ocak 2010 Perşembe
Yönlendiriliyoz lan! -2
Diyodum ki, resimler yoluyla bilinçaltına işlenip yönlendirme olayı ileriki yaşlarda çok daha ciddiye biniyor ve biz farkedemiyoruz. Dikkat ediniz; trafik levhaları, çeşitli piktogramlar, hastanelerde sus işareti yapan hemşire, askeri alanlarda kırmzı arkaplan üstüne siyah renkte elinde silah tutan asker resmi, yangın çıkışında belli bi yöne koşan adam, müzelerde fotoğraf makinesi üzerine atılmış çarpı şeklinde resim vs... Sigara yasağı olayında bile afişte yazıyla belirtildiği halde sigara üzerine çarpı atarak illa resmini koycaklar ki sen onu anlayasın. Çünkü, o tüm yazının anlatacağı şey tek resimde belirtiliyor. Sen diyosun ki aha diyosun, sigara üzerine çarpı atmışlar... Ozaman burda sigara içmek yasak. Yazıyı okumana bile gerek kalmıyor. Tüm bunlar olurken sen aslında o resime göre hareket ettiğinin farkında bile olmuyorsun. O sigara yasağı resminin altında ''YUKARDAKİ RESME BAKMAYIN OLM, RAHAT RAHAT TÜTTÜRÜN SİZ SİGARANIZI'' yazsa bile sen farkında olmııcaksın. Resme kitlenmişsin bi kere... Olayı günlük hayata indirgeyelim. Bi yerlerde bişeyler yemişsin, yediğini biyolojik doğandan ötürü bırakman gerekiyo. Soruyosun garsona ''pardon, laabo neredeydi?'' artık medeni bi insan olduğun için tuvalet diyemiyorsun. Dememelisin... Onun adı lavabo. Uzay çağına gelmişiz sıçmakla ilgili yapılan en önemli değişim sadece sıçtığımız yerin adını değiştirmek olmuş. Yoksa hala sıçan canlılarız. Garson sana yerini anlatıyor. Gidiyosun karşına 2 tane kapı çıkıyor. Birinin üzerinde kadın, diğerinin üzerinde erkek piktogramı var. Şimdi bu durumda hugodaki gibi aileni cadı siladan kurtarmak için önüne 3 kutu getirmiyolar. Sen de o kutuyu sikinin keyfine göre seçmiyosun. Bu durumda seçmen gereken şey belli... Hangi piktogram seni temsil ediyorsa (sen kendini hangi piktograma yakıştırıyorsan diil...) ona girip ihtiyacını gideriyorsun... İşte tüm o düzeni sağlayan ordaki resim... O resme uymazsan cıngar çıkar allahıma, bi anarşi oluşur... Kimse kaosa sürüklenmek istemez. Ülkeler birbirine girer, savaşlar çıkar... Şaka lan şaka... Olay o boyuta gelmez ama bi düzensizlik çıkacağı malum... Sonuçta o resim senin bilinç altına indi mi kardeşim? İndi... Sen o resme bakıp da içeri girip sıçtın mı? Sıçtın... Şimdi tiranı gelse bana ''özgürüz'' diyemez. Ama zaten özgürlük de aslında kuralla uyup uymama konusunda bir irademizin olmasıydı he mi?
Yönlendiriliyoz lan!
Arkadaş kimse bana özgürlükle ilgili bişe anlatmasın... Yönlendiriliyoruz. Bayaa bildiğin yönlendiriliyoruz. Bu doğamızda olan bişe... Kalkıp da ''hadi olm lan ayaklanın, sikinizin keyfine göre davranın, sistemin çarkları arasında ezilmeyin!'' gibi şeyler de zırvalamıcam. Sistemin çarkını kim bulmuşsa onu da ayrı bi sikeyim. Diyeceğim şudur ki, bir hayvan evcilleştirilebiliyosa bunun temelinde o hayvanların hepsinden önce insanın evcilleştirilmiş olması yatar. Biri birşey çıkarır, ''aha bu birşey, bundan sonra bu birşeye göre birşeyler yapçaksınız'' der, insanlar da yapar. Üstelik Pavlov olayı gibi de diil, direkt bilinç altına işlenerek... Resimlerle... Evet lan resimlerle... İlk yazımda ''hayatımızı asıl yönlendiren yazı değil, resimdir.'' dedim dimi?...
Bi insan evladı, gerçek anlamda evlatken ilgisini en çok ney çeker? Böyle cicili bicili bişiler dimi? Adam tak çıkarıo bi çikolata. İsmi ney? Çikilop... Dünyanın en sikik ismine sahip olsa bile bi çocuk onu gidip alır... Niye? Tatlıdır ve paketi renklidir. Sonra okula başlıyoruz ilk senelerde mevzu ney? Elmalarla armutlarla 4 işlemi yapmak... Ulan ilerde bu yavrucakların kimileri ekonomi devi olcak, dünya piyasasını elinde tutacak ama elmalarla armutlarla ufak muhasebeler peşinde koşuşturuyor. Çünkü rakamlar bi çocuğa göre çok ciddi. Aynı anda çok soyut... Ayrıca kocaman kocaman resimler halinde koyunlarla kuzularla sevişen, kuşlarla hoşbeş eden al yanaklı çocuklar bir iki cümlelik yazıların üstünde yer almakta...
Yaş biraz daha ilerleyince bu görsel öğeler arasında kıyaslama da yapabiliyoruz. Seçme şansımız biraz daha artıyor... Şöyle ki, aslında çikilopun çok sikik, neskuyikin daha iyi olduğunu anlıyoruz. Çünkü neskuyikin tavşanı var. Okuldan 2 ortalı metod defter isteniliyor, almaya gittiğimizde kapağında sport time yazılı böyle bi aktivite halinde olan clip-art adamlar yerine spider-man olanları alıyoruz. Onu bile kategorize ediyoruz hatta. Erkeksek spider-man, kızsak barbie olanı alıyoz. Düşününce çok saçma bişe lan. Hele o spider-man olayına ne uyuz olurum. Koskaca kahramansın lan. Manhattan belediyesinde ne kadar iti ne kadar uğursuzu varsa hepsini yakala, sabah gazetecilik, akşam süper kahramanlık iki mesai takıl sonra da çocuğun su matarasında yer al. annesi içine meyvesuyu doldursun o çocuk da beslenme çantasından çıkardığı sucuklu tostla meyve suyunu içsin. Kreşlere, açılışlara giden örümcek adam kılığındaki abilere bişe demiyorum bile...
Sonra bi de çizgifilm olayı var. Çocukken izliyosun bugs bunny'i sanıyosun ki tavşanların tüm olayı havuç yemek. Kafada havuç + tavşan ikilisi oluşuyor. Halbuki otçul bi hayvan lan bu. Otla alakalı ne bulursa yer. Marul ver marul yer. Maydanoz ver maydonoz yer. Otun kendisini ver onu bile yer bu mal hayvan. Tazmanya canavarını kahtalı mıçıya benzeyen, döne döne ilerleyen bir yaratık sanıyosun. Halbuki gece avlanır, götünden parça koparır.
Çinli bi karakter olur, kafada üçgen şapka, Sudisi olur, beyaz entari içinde kavruk ten, Fransızı olur, yana doğru yatık şapka altında mavi gözler,ağızda pipo. Türk de fesli, bıyıklı...Hep hep böyle çizilerler. Sen de sanırsın o adamlar öyle. Hepsi bilinç altına işlenir. Bi de Türkler de bu fes-bıyık olayına karşı çıkar. ''ULAN HANGİ YILDAYIZ HALA FESLİ BIYIKLI ÇİZİYONUZ, AYIP LAN!'' diye... Ulan iyi de temsili resim diye bişe var. Eğer bi yerde Türklerle ilgili bi resim, bi karikatür varsa elin adamı fes olmadan nasıl anlasın? Senin karikatüristin de Çinliyi üçgen şapkayla çiziyo. Şimdi tüm çinliler öyle mi? İskoçyalı adam napsın ozaman? Onlar da kiltle çiziliyor... Ha şimdi diyeceksiniz yok yönlendirilioruz bilmemne diyosun da bi yandan da temsili resim ayaklarına yattın? Ben de diyorum ki kardeşim, tamam yönlendirilioruz da bunlar normal şeyler, doğamızda varolan şeyler, bi süre sonra farkedilebilir mevzular. Dersin ki haa tüm İskoçlar kilt giymiyor. Dersin tavşanlar sadece havuç yemiyor. Neskuyikin tadı tavşanı olduğu için daha iyi değil. Ders kitaplarında çocuklarla konuşan kuşlar seni gördüm mü kaçar. Bunları sonradan farkedersin. Biz tersini düşünsek de asıl olay daha ileriki yaşlarda başlıyo. Onu da bi sonraki yazıya bırakayım en iyisi. Geç oldu.
Aksiyon Filminde Mafya Kapanına Sıkışmak...


Bu da amazon şeysi...
13 Ocak 2010 Çarşamba
Nedir Ne Değildir?
Ya şimdi şöyle, ben yazı yazmada iyi değilim aslında. Okuma-yazmayı okula başlamadan öğrendim. Okul hayatımı yok münazaraydı yok kompozisyon yazmaydı bunlarla cebelleşerek geçirdim. Tamam, bi kompozisyon sınavından perfect çekiyodum. Hatta bana sorarsanız bi kompozisyonu teknik açıdan sorunsuz yazıosanız aldığınız 100 puan aslında hataların olmamasından değil, perfect çektiğinizden gelio. Neyse işte. Aslında yazı yazmayla aramda bir sorun yok. Öte yandan yazıyla da çok haşır neşir değilim. Tüm mesele de bu işte. Aramızda bi nötrlük durumu var. Bu biraz da yazmaktan daha çok çizime ve okumaya ağırlık vermemden kaynaklanıyo olabilir.
Tamam, başta da dediğim gibi, daha okula gitmeden okuma-yazmayı öğrendim ama bu ikisinden önce de çizmeyi öğrendim. Şimdi o hayatıma daha önce girmiş bişe. Ben ne güzel pastel boyaydı suluboyaydı takılırkene hop diye hayatıma yazı giriyor. Ne ayaksın? ''Abi ben yazıyım işte, tarih benim bulunmamla başlar da işte insanların duygu ve düşüncelerini kayıt amaçlı bi düzleme aktarmada kullanırım da bilmemney de...'' ''DEAAHHSKTİRR LANN!!!'' Bi kere tarih senle başlıyo olabilir ama senden önce çizim vardı... Mağara duvarlarına adamlar inanç amaçlı geyikler öküzler çiziyordu. Sen çıktıktan sonra o resimler yerlerini karınca duasına bıraktı. Hatta bak hazır blogu açmışken hemen bi sonraki konuda bundan bahsetmek istiyorum: HAYATIMIZI YÖNLENDİREN ASLINDA YAZI DEĞİL, RESİMLERDİR... Aha bu kadar da net konuşuyorum işte… Ne bok yiyeceksin?
Öhm… Neyse, daha ilk yazıda yazıyla kavga eden bi insan olarak bilinmek istemem. Aslında aksine, bu zımbırtıyla aramı kurmaya geldim. Son zamanlarda pek bi sıkıntılıyım. Kendi içime kapandım, asosyal oldum lan. Böyle ştres atıcı bi şeyler gerekiodu, ben de böyle bi olaya girişmeye karar verdim. İnşalla bişeye yarar. Nebilim, böyle ergen günlüğü gibi olsun da istemiom gey gibi görükmek de istemiyom. Normal aklım ne eserse yazacam lan. Valla bak... Böyle gelsin millet okusun derdinde de diilim. Gerçi herhal her özgüven eksikliği yaşayan insan evladı bloga ilk olarak bunu yazmıştır ama dediğim gibi, amaç içimdekileri dökmek, rahatlamak, bi de yazı olayına az çok hakimiyet sağlamak. Yoksa şu blog aleminin raconu nedir bilmem. Sikimde de diil zaten.
Fikir birdenbire çıktı. Feno'ya dedimkine blog yapçam dedim. Ne dersin dedim olur dedi abi. Ben de yazıyom ara sıra dedi,iyi oluyor dedi.Al dedi,çocuklarını dedi, istemiyorsan dedi. ''FENO!'' dedim. Ne dion lan? Siktirme çocuğunu... Şurda blogdan bahsedioz... Pardon felan dedi, özür babında blogun arayüzünün kodlarını düzenledi. Çok teşekkür ediyorum burdan ona. Aha ilk blog üzerinden teşekkürü de yaptım. Hatta ismi link olarak verdim. Olcak galiba lan...
Blogumu beğendiniz mi?
İnsan Evladı
Dinlengeç
İzleyiciler
Blog Listem
-
Goldrush9 yıl önce
-
-
London FC..15 yıl önce
-
-
-
-